Özgür Özel Soma’da: Günü gelince hesap soracağız
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, merkez yönetim kurulu üyeleri ile Soma’da toplantı gerçekleştirdi. CHP Soma İlçe Başkanlığı’ndaki toplantının ardından Özel, basın açıklaması yaptı. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özel, “Hayatına mal olduğu her işçi için sadece 5,5 gün yatan Can Gürkan, bugün bir televizyon kanalına avukatı aracılığıyla ’10 yıl geçti. Soma’yı geride bıraktım. Hatırlamak istemiyorum’ açıklaması yaptı. Bu işçilerin ölümünden sorumlu olan kişi, ‘O günü unutup, geride bıraktım’ diyor. Birazdan biz geride bırakamayan, her gece rüyasında o günü bir daha yaşayan evlatlarla, eşlerle, annelerle omuz omuza yürüyüp mezarlarını ziyaret edeceğiz. Bu taş kalpli adama, bu cesareti veren bu rejimi değiştirene kadar da mücadele edeceğiz. Unutmadık. Unutmayacağız. Unutturmayacağız. Bu küstahlardan ve bu küstahların ağababalarından günü gelince hesap soracağız. Can Gürkan, bu açıklamayı da yaptın ya iki elim yakandadır. Sana bunun hesabını sormadan ölür gidersem gözüm açık gidecek. Bunu da en net şekilde ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
‘MECLİS DIŞARIDA BIRAKILMIŞTIR’
Özel, kamuda tasarruf tedbirlerine ilişkin soruya, “Ayrıntılı değerlendirmeyi daha sonra yapacağız. Ama bugüne kadar 7 kez yaptılar. Bu 8’inci. Bu 8’incisinin ilanı daha önceki 7 genelgeye uymadıklarını, uydurmadıklarının göstergesidir. Bugünkünün diğerlerinden ayırıcı önemli özelliği, hep eleştirdiğimiz sarayın ilk kez genelge kapsamına alınmasıdır. Meclis dışarıda bırakılmıştır. Bunun eleştirilecek bir tarafı yok. Kuvvetler ayrılığı gereği yürütme yasamaya talimat veremeyeceği için yapılmıştır. Meclis Başkanı’nın bu konuda geçtiğimiz haftaki ifadelerini, hızla bu genelgeye ve ilerisine dönüştürerek, daha da ilerisini bir tasarruf genelgesini meclis için de yayınlamasını bekliyorum. Kendisinin böyle bir çalışması olacaksa destek veriyorum. Teşvik ediyorum. Yazılanların hepsi önemli ancak bunların tek tek takip edilmesi lazım. Burada 3 yıl boyunca yeni personel istihdam edilmeyeceği, sadece emekli kadar personel alınacağı, kamuda esnek ve uzaktan çalışma modellerinin geliştirileceği ifadeleri ise emekçiler açısından son derece riskli bir durumdur. Bu örtülü IMF programıdır. Zaten IMF’yi getirirseniz, ‘Yeni kamu personeli alma, işçiye zam verme, emekliye zam verme, esnek çalışma modelleri geliştir’ diyecek. Şu anda IMF’nin hayaleti işçinin camına gelmiştir, işçilerin camındadır. Bir tek onlara gücü yetmektedir. Birazcık işverene, zenginlere, birazcık multimilyarderlere, Kur Korumalı Mevduat ile servetine servet katanlara yönelsinler” dedi.
‘BU SİSTEM DEĞİŞTİRİLMELİ’
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öğretmenler atama bekliyor. 20 bin öğretmen emekli olacak 20 bin alacaksın. Benzin tasarrufu olsun. Kiralar olmasın. Yerli araç kullanılsın. Hepsini destekliyoruz. Bizim iki gün önce yayınladığımız genelge bunun da ilerisindedir. Ama istihdamsızlık, esnek çalışma, yani emeği sömürecek, kıdem tazminatı birikmeden çalıştırma modellerinin tamamı için işçilerin arkasındayız. Burada bunlardan tasarruf değil yapılacak iş adil bir vergi sistemidir. İlk kez Mehmet Şimşek’in açıklamalarında vergide adalet kısmının altını çizdim. Burada da çiziyorum. Türkiye’de verginin yüzde 65’i dolaylı vergi. Yüzde 24’ü de çalışanların maaşlarından kesilen gelir vergisi. Geriye kalıyor yüzde 11. Esas vergi vermesi gereken kazananlar yüzde 11 veriyor. Emekçiler yüzde 24 veriyor, gerisini kimsenin gözünün yaşına bakmadan, elektrikten, sudan, telefondan, sütten, ekmekten alıyorlar. Bu sistem değişmelidir. Bu değişirse kaynak bulunur. Bu değişmeden kimse yoksullarla uğraşmasın.”
ARAPÇA TABELA AÇIKLAMASI
Özel, CHP’li belediyelerde Arapça tabelalarla ilgili soru üzerine ise “Yasal düzenleme gereğince yabancı dilde tabelalar için bir düzenleme var. Belediye başkanlarımıza tüm diller için bu düzenlemeye uymaları gerektiğini söyledik. Arapça bir yazıyı kanuna uygun yazışmalar ve ihtarlar yapıp, ilgilisine sökmek için süre vermeden ya da sökmüyorsa belediyenin ilgili birimiyle yapmadan, belediye başkanın kendi eliyle yırtması fazladan bir popülizmdir. Bu doğru değil. Ayrıca bu ülkede 6 milyona yakın vatandaşının, Türkiye vatandaşının, Hatay, Şanlıurfa, Mardin, Batman’da yaşayan 6 milyon vatandaşımızın ana dili Arapçadır. Arapçaya yapılan hürmetsizlik o kişilere karşı yapılan hürmetsizlik olarak algılanıyor. O yüzden nezaketi koruyalım. Ayrıca Kur’an-ı Kerim Arapçanın orijinal dilidir. Televizyon izleyen bir vatandaş eğer Arapça bilmiyorsa, bir CHP’li belediye başkanının kendi eliyle yırttığı metni Kur’an-ı Kerim ile özdeşleştirip bilinçaltında partimize karşı olumsuz bir duyguya kapılabilir diye uyardım. Yine uyarıyorum. Arapça ve diğer yabancı dillere de kanunlara uygun muamele yapılmalıdır. Ayrıca lüzumsuz Arapça tabela kirliliği ile belediyelerimiz elbette mücadele etmelidir. Ancak bunu kurallara uygun şekilde yapmalıdır. Bunu yabancı düşmanlığına dönüştürecek bir yaklaşım doğru değildir” ifadelerini kullandı.
‘SIĞINMACI DÜŞMANI DEĞİLİZ’
Bazı siyasilerin Türkiye’deki Suriyeli göçmenlerle ilgili ‘Arap’ kelimesini küfür gibi kullandığını söyleyen Özel, “6 milyon Arap vatandaşımız var. Hızla Suriye ile görüşmeler yapılmalı, barış sağlanmalı. Avrupa Birliği’nden buna ben de elimi taşın altına koyacağım; fonlar bulunmalı. Birleşmiş Milletler’den bulunmalı ve bu fonlarla orası yaşanabilir hale getirilmeli. Türkiye eve dönüş teşvikleri vermeli. Mesela Türkiye’den dönen 1,5 milyon öğrenci okuma zamanında, tatil için geldiğinde vize kolaylığı ya da vize serbestisi gibi şeyler verilmeli. Bu arkadaşlar mutlaka memleketlerine dönmelidir. Sığınmacı düşmanı değiliz. Sığınmacı yaratan politikaların düşmanıyız. Politikacıların karşısındayız. Bu da komşuda iç savaş kışkırtıcılığıdır. Bunu yaptılar diye başımıza bunlar geliyor. Suriye’de barış, dünyada barış, herkes kendi evine. Ama bizim belediye başkanlarımız asla ve asla yabancı düşmanlığı yaratacak ve istenmeyen görüntülerin ortaya çıkmasını teşvik edecek çiğ popülizmin aktörleri olmayacaklar. Bir kez daha bütün siyasileri ‘Arap’ kelimesini bir küfür gibi kullanan ayrımcı dilden men ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nde 6 milyon Arap yurttaşı, etrafımızda da milyonlarca Arap komşumuz var” dedi.
KOZAĞAÇLI VE ATALAY’IN MEKTUBU OKUNDU
Özel, daha sonra Soma ilçesinde 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasının 10’uncu yılı kapsamında düzenlenen anma yürüyüşüne katıldı. Özel, maden şehidi aileleriyle birlikte Cumhuriyet Meydanı’ndan Madenci Anıtı’na kadar yürüdü. Madenci Anıtı önünde 3 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşunun ardından cezaevindeki Selçuk Kozağaçlı ile Can Atalay’ın mektubu okundu. Basın bildirisinin okunmasının ardından avukatlar ve maden mühendisleri birer konuşma yaptı. Özel, maden şehidi aileleriyle birlikte çıktığı platformda yaptığı konuşmada, “Burada bulunan ailelerin tamamı Soma’nın ve Türkiye’deki vicdan sahibi herkesin ailesi, evlatları, anneleri, babaları, kardeşidir. Bu aileler 301 maden şehidimizin geride bıraktıkları emanetlerdir. Buradaki çocuk o gün ya kundaktaydı ya da beşikte. Bu çocuklar bugün babalarının haklarını savunmak için hukuk fakültelerinde okuyor. Soma’da sömürü, belki birinci kademe mahkemede Akhisar’da cezalandırılamadı. Ailelerin adalet arayışı o salonda karşılık bulmadı. Süreç boyunca çok şey yaşadık. Öyle kanunlar çıkardılar ki kimin tarafında olduklarını gördük. Öyle hakimleri alıp kimleri getirdiler ki kimlerin yanında olduklarını gördük. İş cinayetlerinin hesabı sorulana kadar, bu ülkede emekçiler iş cinayetinde ölmeyene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” açıklamalarında bulundu.
‘SENDİKA GÖREVİNİ YAPSAYDI İŞÇİLER HAYATINI KAYBETMEYECEKTİ’
“Soma’nın olduğu gün 301 kişi hayatını kaybetti. Sadece Türkiye’den değil dünyanın her yerinden televizyonlar gelip madeni gören bir tepeden bir hafta canlı yayın yaptılar” diyen Özel, “Bugüne geldik. 649 madenci öldü. 10 yılda Soma’dan iki katı fazlası maden işçisi hayatını kaybetti ama bu televizyonlar yok. İşçiler, emekçiler mesaj net. Sermaye size ‘Örgütlenin, birlikte olun, ölecekseniz bile birlikte ölün ki gözümüz sizi görsün’ diyor. Ölmek için değil, ölmemek için sendikalı olun. Yaşamı savunanlar örgütlensin. Karşımızdaki organize kötülük ayrı ayrı olduğumuzda bizi öldürüyor, öldürmekle kalmıyor yok sayıyor. Acıyı görmüyor bunun için örgütlülük önemlidir. Mutlaka sendikalı olun ama sarı sendikadan olmayın. Açık açık konuşuyorum her türlü örgütlenmenin arkasındayım. Türk-İş’in, Maden İş’in Zonguldak Havzası’nda örnek işleri var ancak bunlar Soma’daki çizgide oldukça benim gözümde sendika değillerdir. Sendika görevini yapsaydı işçiler hayatını kaybetmeyecekti. Sendika ağalarının kendilerini yeniden seçtirdiği bu sarı sendikacılığa Soma’dan isyan ediyoruz. Soma’daki çarpık yapıyla, aidatları keserken sendika olan; hak aramaya gelince olmayanların emekçilerle yürüyecek bir adım yeri yoktur. Sırtınızdaki kenelerden, emeğinizi sömürenlerden kurtulun. Hakkınızı arayacak bir yerde örgütlenin” ifadelerini kullandı.
‘BİRLİKTE OLALIM, MEYDANLARI DOLDURALIM’
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu arada çok soruldu, sloganlar duydum. Atılan tekmeyi unutmadınız. Erdal Kocabıyık o tekmeden sonra işinden oldu. Dönemin Bergama Belediye Başkanı’ndan rica ettik seraya koydular. Belediyeyi kaybettik. AK Parti geldi; çöpe verdiler. 5 yıl boyunca zulüm gördü. Mücadeleden vazgeçmedi. Biz de tekmeyi yiyeni unutmadık. Kimseyi arkada bırakmamak şiarımızdır. 301 kişi o ölüme otobüslerle gitti. 6 ilçeye cenazeleri döndü. O gün o ilçelerde iktidar hüküm sürüyordu. Bu kente küfrettiler. Bu kente siyasi tercihleri yüzünden baskıyı bilmeden küfrettiler. ‘Soma’ya laf eden karşısında beni bulur’ dedim. Her gün adım adım, emek emek mücadele verdik. Bugün Savaştepe’de, Kınık’ta, Bergama’da, Soma’da, Kırkağaç’ta ve Akhisar’da artık onlar yok, biz varız. Bugün 6 ilçede de artık onlar yok, biz varız. Emek dostu, gerçek sendikacılık dostu bir mücadeleye destek vereceğiz. Soma’nın AK Partili’sine de MHP’lisine de sahip çıkacağız. Alın terinin karşılığını alacak, örgütlenmeyi başaracak, gün gelecek bu güzel evlatlarla elbet saygı duruşunda da bulunacağız. Bu çocukların yüzü gülene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Bundan sonra nereye çağrılırsak koşup gidelim. Nerede bir hak arama mücadelesi varsa, koşun gelin. Birlikte olalım, meydanları dolduralım. Herkesin hakkını söke söke alalım. Hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Yoksullar, kazanacak, kimsesizler kazanacak, biz kazanacağız.”
Özel’in konuşmasının ardından yürüyüşe katılanlar anıta karanfil bıraktı.
(HABER MERKEZİ)